29 Mayıs 2015 Cuma



TOPRAK, BUZ, SAÇ YEME : PİKA HASTALIĞI

Yeme bozukluğu her bireyin karşılaşabileceği ciddi bir hastalıktır. Çağımızın hastalığı obeziteden tutun, fazla kilo kaybı gibi pek çok yeme bozukluğu psikolojik etkilerin görüldüğü rahatsızlıklardan oluşuyor. Yeme bozuklukları bireyin içinde bulunduğu ortamın, yaşadığı travmaların sonucu olarak farklı tutumlara sebep olabilir. Bunlardan bazıları aşırı yemek yeme, sınırsızca yeme hissi; farklı olarak yeme hissinin azalması, yediğini kusma, zayıf görünme hissi, beğenilme kaygısı gibi durumlar etken gösterilir. Bunların dışında fizyolojik nedenler, vitamin ve mineral eksiklikleri gibi durumlarda da yeme bozuklukları sıklıkla görülmektedir.

Yeme bozukluklarının pek çok çeşiti olmasına karşılık, Pika hastalığı diğer yeme bozukluklarından ayrışıyor. Pika hastalığı üzerine yaptığım bu röportajda, yeme bozukluğu üzerine çalışmalar yapan psikolog doktor Feyza Bayraktar ile bu hastalığın gelişimini ve tedavisini konuştuk. Bayraktar, 2003 yılında Boğaziçi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünü bitirmiş. Daha sonra New York Üniversitesi Uygulamalı Psikoloji Bölümü yüksek lisans programını bitirerek master derecesini aldı. Princeton Üniversitesi Yeme Bozuklukları Merkezinde klinik çalışmasını bitirdikten sonra klinik psikoloji dalında doktora eğitimini tamamladı. Yüksek lisans eğitimi sırasında özellikle yeme bozuklukları, obezite psikolojisi ve kadın psikolojisi üzerine yoğunlaştı, bu alanlarda araştırma görevlisi olarak çalıştı.

Yeme bozukluğunun nedenlerini sıralayan Bayraktar "Yeme bozuklukları en fazla ölüm oranına sahip psikolojik rahatsızlıklardır.  Yeme bozuklukları altında yatan sebep tamamen psikolojiktir. En büyük sebebi öz değer eksikliği ve buna bağlı olarak gelişen görüntüye gerektiğinden fazla önem vermektir. Hayat değişimleri, kişinin kendini hayatı üzerinde kontrolsüz hissetmesi, yas, kayıp ve kronik rahatsızlıklar, mutsuz ilişkiler, hayır diyememek, sınır koyamamak, duyguları ifade edememek, mükemmelliyetçi yapı, gerçekçi hedefler koymamak ve kendini baskı altında hissetmek yeme bozuklukları sebepleri arasındadır. Yeme bozukluklarının bir çok türü vardır. Tipik ve atipik olarak iki grupta değerlendirilebilir. Tipik yeme bozuklukları psikiyatri referans kriterlerine uyan yeme bozukluklarıdır; anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza ve tıkınırcasına yeme bozukluğu bu grupta yer alır. Diğerleri de bu grubun dışında kalanlardır. " diye ifade etti.

Pika hastalığı
Toprak yeme, buz yeme gibi yenmemesi gereken şeylerin yenmesi sonucu oluşan bu hastalığın vücuda zararları çok büyük. Pika hastalığının psikolojik olarak nüksettiğini söyleyen Bayraktar sözlerine devam etti: "Pika, yiyecek özelliği olmayan şeylerin yiyecek olarak tüketilmesi olarak tanımlanan bir yeme bozukluğudur. Özellikle çocukluk döneminde seyreden bu yeme bozukluğu aynı zamanda erişkin bireylerde de görülmektedir. En yaygın olanları ise toprak, buz ve saç yeme olarak tanımlanabilir. Son yıllarda yapılan araştırmalar pika’nın öğrenme güçlüğü, gelişimsel bozukluklar ve kandaki demir eksikliğine bağlı seyredebilmesi durumlarına ilişkin bulguları içermektedir."

Takıntılı yeme davranışı Pika'nın tetikleyicisidir
Pika'nın yanlış yeme eğilimi olan insanlarda tetikleyici olduğunu söyleyen Bayraktar "Pika tek başına bir yeme bozukluğu olarak psikiyatrik tanı kriterleri kılavuzunda yer alan yeme davranım bozukluğudur. Elbette diğer yeme bozukluğu türlerine baktığımızda, özellikle anoreksiya nervosa (şişmanlama korkusu sebebiyle yemeden kaçınma ve/veya az miktarlarda yemek yeme, kişinin kendisini aç bırakması, bulimiya nervosa (kişinin kısa zaman içerisinde yüksek kalorili besinler tüketip sonrasında kendini kasıtlı olarak arındırması-kusma, aşırı egzersiz ya da ilaç kullanarak-), tıkınırcasına yeme bozukluğu (kişinin kısa sürede, normal yeme hızının çok üzerinde bir hızlı yüksek kaloriler tüketmesi, kontrolünü kaybetmesi ve sonrasında hissettiği pişmanlık duygusu) ve seçici yeme bozukluğu ile karşılaştırdığımızda belli türde ve yiyecek olmayan şeylere yönelimin olması ve bunları yeme isteği sebebiyle yeme eyleminde bir davranım bozukluğu olduğunu söylememiz mümkün. Tüm yeme bozuklukluklarının tetikleyici faktörü olarak kabul edebileceğimiz takıntılı yeme davranışı ve yeme eyleminin yanlış ilişkilendirilmesi pika’da da karşımıza çıkmaktadır." diye ifade etti.

Çocuklarda daha sık karşılaşıyoruz
Demir eksikliği olan Pika hastalarının, demir eksikliğinin artmasıyla bu hastalığın etkisinin daha da arttığını söyleyen Bayraktar sözlerine devam etti: "Araştırmalara baktığımızda pika çoğunlukla hamile bayanlarda ve okul öncesi dönem çocuklarında karşımıza çıkmaktadır. Bunun en önemli sebeplerinden biri de vücutta belli vitamin ve/veya minerallerin eksikliği olarak saptanmıştır. Bu konuda yapılan araştırmalar pika görülen bireylerde demir eksikliğine bağlı olarak bu davranışın artış gösterdiğini öne sürmektedir. "

Bayraktar Pika hastalığının psikolojik nedenlerini şöyle sıraladı:
        Hamilelik ve bu dönemin getirdiği duygusal-psikolojik değişimler
        Olumsuz ebeveyn tutumu
        Kültürel olarak pika hastalığının bir hastalık olarak görülmemesi (özellikle Afrika ülkelerinde bu durum bir rahatsızlık olarak görülmemektedir)
        Çocuklarda görülen pika hastalığı, çocuğun strese maruz kaldığı zaman rahatlama yöntemi olarak başvurduğu bir başa çıkma davranışı olabilir
        Ebeveyn ihmali
        Karmaşık aile yapısı
       Ebeveyn-çocuk iletişim problemleri

Pika genetik bir hastalık mıdır?
Bu hastalığın genetik faktörlerinin de olduğunu belirten Bayraktar: "Pika tek başına genetik faktörlerle kendisini göstermez, fakat pika görülmesine sebep olabilecek vitamin ve mineral eksikliği genetik faktörlerden etkilenebileceği için dolaylı yoldan genetik bir altyapısı oluşmaktadır. Ayrıca pika hastalığı obsesif-kompülsif bozukluk (takıntı-zorlantı bozukluğu) olarak tanımlanan kaygı bozukluğu ile ilişkilendirilmektedir. Bu kaygı bozukluğu türü ise genetik   faktörlerden etkilenebilen psikiyatrik bozukluktur. Bu iki faktörü göz önünde bulundurduğumuzda pika hastalığının genetik faktörlerden dolaylı olarak etkilenebileceğini söylemek mümkündür." dedi.
Bayraktar Pika'nın evrelerine ilişkin şunları kaydetti: "Çocukluk döneminde ilk olarak kendisini göstermeye başlar. Uzun süreli olmayabilir, fakat farklı psikolojik faktörler eşliğinde (stres, kaygı, duygudurum bozuklukları gibi) kendisini tekrar edebilir. Çocukluk döneminde rastlanması sebebiyle ebeveyn gözetimi büyük önem taşır. Bununla ilgili olarak ilk etapta tıbbi tetkiklerin yapılmasında yarar vardır, çünkü öncelikle herhangi bir fiziksel sebepten ötürü pika hastalığının ortaya çıkıp çıkmadığını tespit etmek müdahaleyi netleştirmek açısından önemlidir."

Pika hastalığına bağlı olarak yenen şeyler vücuda etki olarak zarar gösterir.

        Çocuklarda pika hastalığı sebebiyle tüketilen nesneler zehirlenmeler sebebiyle beyin hasarlarına ve öğrenme güçlüğüne yol açabilir.
        Sindirilemeyen nesneler sebebiyle kabızlık görülebilir. Bunun dışında nesneler boşaltım ve sindirim sistemi kanallarını yırtabilir.
       Çamur ve toprak yenmesi sebebiyle bakteri ve parazit oluşmasına bağlı enfeksiyon gelişebilir.

Pika hastalığının tedavisi mümkün
Pika tedavisi kapsamlı bir tedavi olmakla birlikte öncelikle durumun psikolojik sebeplere bağlı olup olmadığını netleştirmek için ilk ve en önemli adım olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle demir eksikliğine bağlı olarak gelişen pika hastalığının farmakolojik müdahalesinin başlamasıyla kişiye davranışsal yöntemler temel alınarak terapötik müdahale uygulanabilir.
Bunun dışında pika hastalığı aynı zamanda gelişimsel bozukluklarda, şizofrenide ve obsesif-kompülsif bozukluk vakalarında karşımıza çıkabilecek bir yeme bozukluğudur. Bu noktada yapılacak müdahale yine arka plandaki psikopatolojiyi tedavi edici gerekli yöntemler uygulanarak gerçekleştirilmelidir.

Bireyler bu hastalığı ciddiye almıyor
"Dünyadaki örneklere baktığımızda pika hastalığının görülme oranı tespit edilememesi sebebiyle veya kişilerin bu şikayetten dolayı tedavi talebinde bulunmamalarından dolayı çok yüksek değildir. Aynı şekilde Türkiye’de de bu durum kişilerin bu durumu ciddi bir rahatsızlık olarak algılamamaları sebebiyle çok fazla değil, fakat psikolojik destek anlamında yardım talebinde bulunan yeme bozukluğu olan bireylerde vaka esnasında çocukluk dönemine ilişkin veya şu anki duruma bağlı pika hastalığı olduğu paylaşımlarından ortaya çıkabilmektedir. 18-36 ay bebeklerde pika görülme oranı %50’lerde seyrederken bu durum o süreçte normal kabul ediliyor. 36 aydan daha büyük çocuklarda ise durum süreklilik gösteriyorsa bu anormal bir yeme davranışı olarak kabul edilmektedir."

Hastalarından birinin yaşadığı süreci şöyle anlattı: "Depresyon şikayeti ile gelen bir danışanım paylaşımları esnasında içinin sürekli yandığını hissettiğini ve bu zamanlarda buz yediğini dile getirmişti. Bunu çok sık yaptığını ve genellikle akşam saatlerinde bunu hissettiğini söylemişti. Bunun yaklaşık 3 yıl boyunca kendisinde olduğunu ve buz yiyerek hem sinirlerini yatıştırdığını ve serinlediğini ifade etmişti. Bunun bir hastalık olduğunu söylediğimde ise oldukça şaşırmıştı. Sonrasında kendisini gerekli ölçümleri yaptırması için tıbbi bir laboratuvara yönlendirerek kan değerlerini ölçtürmesini istedim. Tabii ki kan değerlerinde demir ve B12 eksikliği olduğu tespit edildi. Psikoterapi ile birlikte demir ve B12 anemileri için tedaviye başlandı ve seans esnasında yanma hissinin azalmaya başladığını ve daha az buz tüketmek istediğini fark ettiğini dile getirdi."

                                                                                                   GİZEM DOĞAN
                                                                                                                                                                                                    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder