TOPRAK, BUZ, SAÇ YEME : PİKA HASTALIĞI

Yeme
bozukluklarının pek çok çeşiti olmasına karşılık, Pika hastalığı diğer yeme
bozukluklarından ayrışıyor. Pika hastalığı üzerine yaptığım bu röportajda, yeme
bozukluğu üzerine çalışmalar yapan psikolog doktor Feyza Bayraktar ile bu
hastalığın gelişimini ve tedavisini konuştuk. Bayraktar, 2003 yılında Boğaziçi
Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünü bitirmiş. Daha sonra
New York Üniversitesi Uygulamalı Psikoloji Bölümü yüksek lisans programını
bitirerek master derecesini aldı. Princeton Üniversitesi Yeme Bozuklukları
Merkezinde klinik çalışmasını bitirdikten sonra klinik psikoloji dalında
doktora eğitimini tamamladı. Yüksek lisans eğitimi sırasında özellikle yeme
bozuklukları, obezite psikolojisi ve kadın psikolojisi üzerine yoğunlaştı, bu
alanlarda araştırma görevlisi olarak çalıştı.
Yeme
bozukluğunun nedenlerini sıralayan Bayraktar "Yeme bozuklukları en fazla
ölüm oranına sahip psikolojik rahatsızlıklardır. Yeme bozuklukları altında yatan sebep tamamen
psikolojiktir. En büyük sebebi öz değer eksikliği ve buna bağlı olarak gelişen
görüntüye gerektiğinden fazla önem vermektir. Hayat değişimleri, kişinin
kendini hayatı üzerinde kontrolsüz hissetmesi, yas, kayıp ve kronik
rahatsızlıklar, mutsuz ilişkiler, hayır diyememek, sınır koyamamak, duyguları
ifade edememek, mükemmelliyetçi yapı, gerçekçi hedefler koymamak ve kendini
baskı altında hissetmek yeme bozuklukları sebepleri arasındadır. Yeme
bozukluklarının bir çok türü vardır. Tipik ve atipik olarak iki grupta
değerlendirilebilir. Tipik yeme bozuklukları psikiyatri referans kriterlerine
uyan yeme bozukluklarıdır; anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza ve
tıkınırcasına yeme bozukluğu bu grupta yer alır. Diğerleri de bu grubun dışında
kalanlardır. " diye ifade etti.
Pika hastalığı
Toprak
yeme, buz yeme gibi yenmemesi gereken şeylerin yenmesi sonucu oluşan bu
hastalığın vücuda zararları çok büyük. Pika hastalığının psikolojik olarak
nüksettiğini söyleyen Bayraktar sözlerine devam etti: "Pika, yiyecek
özelliği olmayan şeylerin yiyecek olarak tüketilmesi olarak tanımlanan bir yeme
bozukluğudur. Özellikle çocukluk döneminde seyreden bu yeme bozukluğu aynı
zamanda erişkin bireylerde de görülmektedir. En yaygın olanları ise toprak, buz
ve saç yeme olarak tanımlanabilir. Son yıllarda yapılan araştırmalar pika’nın
öğrenme güçlüğü, gelişimsel bozukluklar ve kandaki demir eksikliğine bağlı
seyredebilmesi durumlarına ilişkin bulguları içermektedir."
Takıntılı yeme davranışı Pika'nın tetikleyicisidir
Pika'nın yanlış yeme
eğilimi olan insanlarda tetikleyici olduğunu söyleyen Bayraktar "Pika tek başına bir yeme bozukluğu olarak psikiyatrik
tanı kriterleri kılavuzunda yer alan yeme davranım bozukluğudur. Elbette diğer
yeme bozukluğu türlerine baktığımızda, özellikle anoreksiya nervosa (şişmanlama
korkusu sebebiyle yemeden kaçınma ve/veya az miktarlarda yemek yeme, kişinin
kendisini aç bırakması, bulimiya nervosa (kişinin kısa zaman içerisinde yüksek
kalorili besinler tüketip sonrasında kendini kasıtlı olarak arındırması-kusma,
aşırı egzersiz ya da ilaç kullanarak-), tıkınırcasına yeme bozukluğu (kişinin
kısa sürede, normal yeme hızının çok üzerinde bir hızlı yüksek kaloriler
tüketmesi, kontrolünü kaybetmesi ve sonrasında hissettiği pişmanlık duygusu) ve
seçici yeme bozukluğu ile karşılaştırdığımızda belli türde ve yiyecek olmayan
şeylere yönelimin olması ve bunları yeme isteği sebebiyle yeme eyleminde bir
davranım bozukluğu olduğunu söylememiz mümkün. Tüm yeme bozuklukluklarının
tetikleyici faktörü olarak kabul edebileceğimiz takıntılı yeme davranışı ve
yeme eyleminin yanlış ilişkilendirilmesi pika’da da karşımıza
çıkmaktadır." diye ifade etti.
Çocuklarda daha sık karşılaşıyoruz
Demir eksikliği olan
Pika hastalarının, demir eksikliğinin artmasıyla bu hastalığın etkisinin daha
da arttığını söyleyen Bayraktar sözlerine devam etti: "Araştırmalara baktığımızda pika çoğunlukla hamile
bayanlarda ve okul öncesi dönem çocuklarında karşımıza çıkmaktadır. Bunun en
önemli sebeplerinden biri de vücutta belli vitamin ve/veya minerallerin
eksikliği olarak saptanmıştır. Bu konuda yapılan araştırmalar pika görülen bireylerde
demir eksikliğine bağlı olarak bu davranışın artış gösterdiğini öne
sürmektedir. "
Bayraktar Pika hastalığının
psikolojik nedenlerini şöyle sıraladı:
•
Hamilelik ve bu dönemin getirdiği duygusal-psikolojik değişimler
•
Olumsuz ebeveyn tutumu
•
Kültürel olarak pika hastalığının bir hastalık olarak
görülmemesi (özellikle Afrika ülkelerinde bu durum bir rahatsızlık olarak
görülmemektedir)
•
Çocuklarda görülen pika hastalığı, çocuğun strese maruz kaldığı
zaman rahatlama yöntemi olarak başvurduğu bir başa çıkma davranışı olabilir
•
Ebeveyn ihmali
•
Karmaşık aile yapısı
• Ebeveyn-çocuk iletişim
problemleri
Pika genetik bir hastalık mıdır?
Bu
hastalığın genetik faktörlerinin de olduğunu belirten Bayraktar: "Pika tek
başına genetik faktörlerle kendisini göstermez, fakat pika görülmesine sebep
olabilecek vitamin ve mineral eksikliği genetik faktörlerden etkilenebileceği
için dolaylı yoldan genetik bir altyapısı oluşmaktadır. Ayrıca pika hastalığı
obsesif-kompülsif bozukluk (takıntı-zorlantı bozukluğu) olarak tanımlanan kaygı
bozukluğu ile ilişkilendirilmektedir. Bu kaygı bozukluğu türü ise genetik faktörlerden etkilenebilen psikiyatrik
bozukluktur. Bu iki faktörü göz önünde bulundurduğumuzda pika hastalığının
genetik faktörlerden dolaylı olarak etkilenebileceğini söylemek
mümkündür." dedi.
Bayraktar
Pika'nın evrelerine ilişkin şunları kaydetti: "Çocukluk döneminde ilk
olarak kendisini göstermeye başlar. Uzun süreli olmayabilir, fakat farklı
psikolojik faktörler eşliğinde (stres, kaygı, duygudurum bozuklukları gibi)
kendisini tekrar edebilir. Çocukluk döneminde rastlanması sebebiyle ebeveyn
gözetimi büyük önem taşır. Bununla ilgili olarak ilk etapta tıbbi tetkiklerin
yapılmasında yarar vardır, çünkü öncelikle herhangi bir fiziksel sebepten ötürü
pika hastalığının ortaya çıkıp çıkmadığını tespit etmek müdahaleyi netleştirmek
açısından önemlidir."
Pika
hastalığına bağlı olarak yenen şeyler vücuda etki olarak zarar gösterir.
•
Çocuklarda pika hastalığı sebebiyle tüketilen nesneler
zehirlenmeler sebebiyle beyin hasarlarına ve öğrenme güçlüğüne yol açabilir.
•
Sindirilemeyen nesneler sebebiyle kabızlık görülebilir. Bunun
dışında nesneler boşaltım ve sindirim sistemi kanallarını yırtabilir.
• Çamur ve toprak yenmesi sebebiyle
bakteri ve parazit oluşmasına bağlı enfeksiyon gelişebilir.
Pika hastalığının tedavisi mümkün
Pika
tedavisi kapsamlı bir tedavi olmakla birlikte öncelikle durumun psikolojik
sebeplere bağlı olup olmadığını netleştirmek için ilk ve en önemli adım olarak karşımıza
çıkıyor. Özellikle demir eksikliğine bağlı olarak gelişen pika hastalığının
farmakolojik müdahalesinin başlamasıyla kişiye davranışsal yöntemler temel
alınarak terapötik müdahale uygulanabilir.
Bunun
dışında pika hastalığı aynı zamanda gelişimsel bozukluklarda, şizofrenide ve
obsesif-kompülsif bozukluk vakalarında karşımıza çıkabilecek bir yeme
bozukluğudur. Bu noktada yapılacak müdahale yine arka plandaki psikopatolojiyi
tedavi edici gerekli yöntemler uygulanarak gerçekleştirilmelidir.
Bireyler bu hastalığı ciddiye almıyor
"Dünyadaki örneklere baktığımızda pika hastalığının
görülme oranı tespit edilememesi sebebiyle veya kişilerin bu şikayetten dolayı
tedavi talebinde bulunmamalarından dolayı çok yüksek değildir. Aynı şekilde
Türkiye’de de bu durum kişilerin bu durumu ciddi bir rahatsızlık olarak
algılamamaları sebebiyle çok fazla değil, fakat psikolojik destek anlamında
yardım talebinde bulunan yeme bozukluğu olan bireylerde vaka esnasında çocukluk
dönemine ilişkin veya şu anki duruma bağlı pika hastalığı olduğu
paylaşımlarından ortaya çıkabilmektedir. 18-36 ay bebeklerde pika görülme oranı
%50’lerde seyrederken bu durum o süreçte normal kabul ediliyor. 36 aydan daha
büyük çocuklarda ise durum süreklilik gösteriyorsa bu anormal bir yeme davranışı
olarak kabul edilmektedir."
Hastalarından
birinin yaşadığı süreci şöyle anlattı: "Depresyon şikayeti ile gelen bir
danışanım paylaşımları esnasında içinin sürekli yandığını hissettiğini ve bu
zamanlarda buz yediğini dile getirmişti. Bunu çok sık yaptığını ve genellikle
akşam saatlerinde bunu hissettiğini söylemişti. Bunun yaklaşık 3 yıl boyunca
kendisinde olduğunu ve buz yiyerek hem sinirlerini yatıştırdığını ve
serinlediğini ifade etmişti. Bunun bir hastalık olduğunu söylediğimde ise
oldukça şaşırmıştı. Sonrasında kendisini gerekli ölçümleri yaptırması için
tıbbi bir laboratuvara yönlendirerek kan değerlerini ölçtürmesini istedim.
Tabii ki kan değerlerinde demir ve B12 eksikliği olduğu tespit edildi.
Psikoterapi ile birlikte demir ve B12 anemileri için tedaviye başlandı ve seans
esnasında yanma hissinin azalmaya başladığını ve daha az buz tüketmek
istediğini fark ettiğini dile getirdi."
GİZEM DOĞAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder