İŞKENCE GİBİ KADIN SÜNNETİ
Afrika’yı, Güney ve
Batı Asya’yı ve Endonezya’yı kapsayan bu geniş coğrafyada karşılaştığımız
“kadın sünneti” dünya problemi haline dönüşmüştür. Bu acımasız uygulamaya her
yıl maruz kalan binlerce kız çocuğu, ölümle karşı karşıya gelmektedir.
Kadın sünneti azalarak da
olsa her yıl binlerce kişinin hayatını etkileyerek devam ediyor. 8 günlük bebek
ile 15 yaş arasındaki kız çocuklarına yapılan bu sünnetin amacı cinsel zevkin
kontrol altına alınmak istenmesidir. Ayrıca Afrika geleneklerine göre kadının
temizliği ve saf bir anne olabilmesi için gerekli görülmektedir. Kadın sünneti,
klitoris bölgesinin kesilmesi ile gerçekleşir. Bu uygulama bölgedeki yaşlı
kadınlar tarafından yapılır. Sünnet yapılan yer uyuşturulmaz ve işlemde keskin cam
ve teneke parçaları gibi ilkel aletler de kullanılır. Dünyada en az 125 milyon
kadın bu uygulamaya maruz kalmış durumda.
Özel bir hastanede görev
yapan Dr. Oğuz Ergin, kadın sünnetinin uzun vadeli sorunlara yol açacağına
dikkat çekti. Dr. Ergin bu sorunları şöyle sıraladı: zor idrar yapımı,
kısırlık, zor doğum ve zor adet dönemi. Hastane ortamı dışında yapılan sünnetin
birçok hastalığı tetiklediğini ifade eden Ergin, “Bu durum, kan zehirlenmesi ve
AIDS gibi enfeksiyonlar için risk teşkil etmekte” dedi.
Kadın sünneti nasıl yapılır
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve
Birleşmiş Milletler tarafından “genital sakatlama” olarak adlandırılan bu
uygulama’yı Dünya Sağlık Örgütü 4’e ayırıyor. Birinci tip uygulama, Klitoris (
8 bin sinir lifi bulunan ve kadınların cinsel haz almasını sağlayan bölge) ve
Prepus’un (klitorisi çevreleyen deri) tamamen kesilmesi ile gerçekleşiyor.
İkinci tip uygulama, klitoris, prepus ve çevredeki küçük (labia minör) ve bir
kısım büyük dudakların (labia majör) kesilmesidir. Üçüncü uygulama diğer
uygulamalar arasında en acımasızı olarak kabul edilir. Bu uygulamada klitoris,
prepus, küçük ve büyük dudakların tamamı kesilir. Açık yaranın dış tarafları
bir araya getirilerek dikilir. İdrarın çıkabilmesi ve aylık kanamaların
akabilmesi için küçük parmak ucu genişliğinde açıklık bırakılır. Bu uygulama
Mısır firavunu Pharohah’dan dolayı “Firavun Sünneti” olarak da adlandırılır.
Antik Mısır mumyalarında bu tür sünnete rastlanmıştır. Dördüncü uygulama ise
sembolik olarak klitoris veya dudakların çizilmesi, klitorisin dağlanması
şeklindedir. Dünya Sağlık Örgütüne göre kesimlerin yüzde 85’i birinci ve ikinci
tip, yüzde 15’i ise üçüncü tipe dahil.
İşkence gibi
Hiçbir tıbbi önlem almadan
gerçekleştirilen kadın sünneti çok fazla kız çocuğunun ve kadının acı çekmesine
yol açmaktadır. Sünnet, önlemini almayan çoğu ülkede “ebe” diye nitelendirilen yaşlı
kadınlar tarafından gerçekleştiriliyor. Tıbbi eğitimleri olmayan bu kadınlar,
hijyenik olmayan ortamlarda ve ilkel aletlerle bu uygulamayı yapıyor. Sünnet
yapılacak bölgeye hiçbir uyuşturucu madde kullanılmadan jilet, bıçak, keskin
cam ve teneke parçaları ye da keskin taş parçası kullanılarak yapılan uygulama
bir tür işkence gibi. Yaranın tutturulabilmesi için, ağaç dikenleri, hayvan
kılları, kemik çiviler ve deriden elde edilen iplikler kullanılıyor. Sünnet
sırasında çoğu kız çocuğu dayanılmaz acıdan dolayı şoka giriyor. Kimisi
enfeksiyondan kimisi de kan kaybından hayatını
kaybediyor. Bütün bunlara rağmen kadın sünneti devam etmektedir.
Az çığlığa çok saygı
Kadın sünnetini
gerçekleştirenlerin bir inanışı da toplumda kabul görme anlayışıdır. Sünnet
olan kadınlar toplumda saygı görür ve evlenilebilecek kişiler olarak tanımlanır.
Sünnet olmayan kadınlar ise toplumdan dışlanırlar. Bir diğer anlayışta sünnet
sırasında gerçekleşir. Sünnet olurken az çığlık atan kızlar daha çok saygı
görürler. Eğer birisi çok fazla çığlık atıyorsa kendi utancı ile baş başa
bırakılır. Sünnet olan kızların statüsü yükselir ve kadınlığa adım atarlar.
125 milyon kadın acı çekti.
Birleşmiş Milletler Çocuklara
Yardım Fonu (UNICEF) 2008 yılı raporuna göre dünyada 125 milyondan fazla kız
çocuğu ve kadın bu uygulamaya maruz kalmıştır. Kadın sünnetini en çok uygulayan
ülkeler şunlardır: Mısır, Etiyopya, Nijerya, Sudan Kenya, Somali, Citibu,
Eritre. Kadın sünneti, Irak, Suriye, İran gibi Batı Asya ülkelerinde az
görülmektedir. Hindistan ve Endonezya’nın da göz önüne alındığında dünyanın
yarısında bu uygulama görülmektedir.
Engellenmesi gerekiyor
Bu uygulamanın olduğu
ülkelerdeki sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere, Birleşmiş Milletler,
Dünya Sağlık Örgütü, Uluslar arası Af Örgütü ve çeşitli devletler bu
uygulamanın sona erdirilmesi için çalışmalar yapmaktadır. Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu, 2012 yılının Aralık ayında oybirliği ile üye devletleri “Kadın
Sünnetine” bütünüyle son verme yönündeki çabalarını yoğunlaştırmaya davet etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder